1 Mayıs konusunda dün söyleyeceğimi söyledim, noktayı koydum. Yaşanacakları biliyordum, yazdım da. Benim için sürpriz yok!..
Günün konusu manşeti ne?
Saraçhane’de polisin kalkandan duvar örmesi mi? Polisin orantısız güç kullanması mı? 42 bin polisin vatan savunması gibi Taksim savunmasında görevlendirilmesi mi? Saray televizyonunun polislere su damacanasıyla saldırıldı diye yaygara kopartması mı?
Ne?
Yoksa… Bir polis amirinin gazetecileri süpürün demesi mi?
Evet o…
O tarihte Cumhuriyet’te çalışıyordum. Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasını yapmaktan sorumluydum. 24 Ocak 1993 günü Uğur Mumcu aracının kontağını açtı, araç patladı. Araca bomba yerleştirilmişti. Türkiye’nin en önemli kalemi havaya uçtu… Paramparça oldu…
Susmayacağız diye Cumhuriyet’te manşeti atan da benim…
Susmadık ama açık söyleyeyim nefesimizi kestiler. Hadi kıstılar diyeyim.
Peki o siyasi cinayetten sonra ne oldu diyeceksiniz? Arabanın infilak etmesinden sonra…
Süpürdüler…
Evet evet… Zabıta, polis anında Uğur Mumcu’nun sokağına gelip ortalığı süpürdüler. Yani delilleri yok ettiler…
Yıl 2024 aradan 31 yıl geçti Uğur Mumcu cinayeti aydınlatıldı mı?
Hayır…
Çünkü süpürdüler…
Süpürüldüğü için kayıtlara faili meçhul diye geçen yüzlerce örnek var. Tek tek saymayayım…
Uğur Mumcu simge; tek örnek yeter de artar bile…
Genç arkadaşlar boş yere tartışmasın diye bu satırları kaleme aldım.
Süpürmenin anlamı bu…
O genç amir bilerek mi söyledi, bilmeyerek mi söyledi, kendi jargonlarında başka anlamamı geliyor bilmem ama süpürmenin literatürdeki anlamı bu.
Yok edin izi kalmasın!..