Geçtiğimiz seçimlerde CHP’den aday olduktan sonra başına gelen sürgünlerle tanınan Prof. Dr. Aysel Sadak İltaş, gazeteci Taylan İnan Gülkanat’a açıklamalarda bulundu.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinden de aday adaylığı başvurusunda bulunan ancak aday gösterilmeyen İltaş, başvuru sürecinde başına gelenleri anlattı.
‘SİYASETTE DEDİKODULAR HEP DOĞRU ÇIKAR’
İltaş, ‘‘Ben Karslıyım. Kars’tan aday olmak istiyordum ama dediler ki ‘Kars’ın sözü verilmiş’. Bu tür dedikodular dedikodu değildir siyasette. Her zaman doğru çıkar. Küçük dedikodu her zaman büyük sonuçlar doğurur. Gölbaşı’na aday olmak için ilçe başkanına gittim. Dedim ki: ‘Verilmiş bir sözünüz var mı?’ ‘Hayır’ dedi. İl başkanına gittim. ‘Hayır’ dedi. ‘Hiç kimseye söz veremeyiz’ dedi. ‘Bizim demokratik anlayışımız içerisinde böyle bir şey yoktur’ dedi. ‘O zaman bizim Cumhuriyet Halk Partili olduğumuz tartışılır’ dedi.
Çünkü gerçekten biz öyle bir partiyiz yani. Ondan sonra partinin organlarına gittim. Dedim ki: ‘Ben aday olmak istiyorum’. Aday için zaten bana illegal olarak dediler ki ‘Kadın adayı istiyorlar’ Ben de bunun üstüne gittim aday adayı oldum.
‘SİYASET MASUMİYETTEN UZAKLAŞMIŞ’
Ertesi sabah partiden yetkili bir arkadaşımız beni aradı. Dedi ki ‘Sen aday olmuşsun. Orayı MHP’li eski belediye başkanı Yakup Odabaşı’na vermişler’ dedi. Ben aday olduktan yirmi dört saat geçmeden… Kendi tercihleri vardır. O arkadaşımız da tercih edebilir. Bu demokratik bir olaydır ama bana da dersin ki: ‘Boşuna adaylık başvurusunda bulunup paranı harcama’. Benim hakkım hukukum nerede? Benim hakkımı hukukumu kim arayacak? Diğer arkadaşlarımızın da hakkı. Onlar da Cumhuriyet Halk Partili. Bu durum bir CHP’li olarak değil, bir demokrat olarak insanı rahatsız ediyor.
Siyasette masumiyet karinesine inanıyorum ben. Masumiyet karinesi kalmamış. Gerçekten kalmamış. Siyaset masumiyetten uzaklaşmış.” ifadelerine yer verdi.
”CHP’DE SİSTEM DEĞİŞİMİ ŞART”
CHP’de olması gereken değişimin sistemsel açıdan olması gerektiğini savunan İltaş “Değişim köklü partilerde bir ‘vitrin değişimi’ değil sistem değişimidir ama partinin ana arterlerini bozarak yapmayacaksınız bunu. Partinin ana hükümlerine bağlı kalarak yapacaksınız. Ben Çağdaş Atatürkçü bir kadın olarak bu partide ölümüne kadar savaşmak zorundayım. Neden? Çünkü ben Atatürkçü bir kadınım.
Ben, Cumhuriyete inanıyorum. Cumhuriyetin bize kattıklarına inanıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu ülke için ne kadar vazgeçilmez olduğuna inanıyorum. Kim gelirse gelsin önemli değil. Kimi dayatırlarsa dayatsınlar önemli değil. Bizim için esas olan partidir.
Bizim için esas olan o partinin bu ülkeye kattıklarıdır, katacaklarıdır. Partinin muhalefette veya iktidarda yapabileceği her şey bizim altına imza atabileceğimiz şeyler olmalıdır. Bu atacağımız imza, atacağımız kararlar, kanunlar, eylemler hepsinin de dayandığı nokta Atatürk çizgisi olmalıdır. Atatürk çizgisindeki bir CHP olmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi adres tayin edemez. Halkın içinden çıkmış, örgütten gelmiş, örgütü tanıyan, halkı tanıyan, halkın sorunlarını bilen, o sorunları dile getirmeyi başaran, bütün ülkenin birlik, beraberlik, kardeşlik duygusu içinde yaşayabilmesi için, parçalanmadan, bölünmeden, birlikte yaşayabilmesi için yapılması gereken tüm eylemleri, tüm söylemleri dile getiren parti olması gerekiyor CHP’nin…
Özgür Başkan gelirken “Kadınlara alan açıyorum” dedi. Biz hangi alandayız? Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiler. Değil mi? Tamam. Kemal Kılıçdaroğlu kaç tane akrabasını getirdi? Şimdi elimizi vicdanımıza koyup söyleyelim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun rahmetli kardeşi bekçilik yapıyordu.
TÜRKEŞ’İN KENDİSİNE SÖYLEDİKLERİNİ AÇIKLADI
Öyle değil mi? Kemal Kılıçdaroğlu kardeşini birçok yerde çalıştırabilirdi. Ben demiyorum ki Özgür Bey’in akrabası geldi oturdu ama her yerden bir akraba kokusu geliyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev de, Alparslan Türkeş de bana “Bir lider her zaman her şeyin doğrusunu yapmaz. Bir lider, yanındakiler doğru oldu o zaman doğru yapar. Yanındakiler doğru değilse insanların, her zaman yanlışa giderler.” demişti.
Tabii ki insan ekibiyle birlikte gelir ama sadece ekibine bakmaz. Çevredeki insanlar da ne diyor? Ona da bakar. Bu çok önemli bir şey. Şimdi biz öyle bir düzeye geldik ki ben değişimden kastın kendi adamlarıyla yer değiştirmek olduğunu anladım” dedi.