Lorin: “Bu taşları dinozorlar mı devirmiş?”
Ocak ayında hava 13-15 derece arasında seyrederken Lorin’le yakınımızdaki yerleri keşfetmeye karar verdik. Minik gezgin zaten tarihi kale, saray, müze ve antik kent dolaşmaya bayılıyor. Saray geziyorsak hemen bir prenses masalı uyduruveriyor, antik kentteysek “Bu taşları dinozorlar mı devirmiş” diye soruyor. Hayal gücü bir hayli geniş. Lorin’i bu anlamda beslemek adına Muğla ili de oldukça zengin. Bodrum’dan yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Yatağan ilçesinde Osman Hamdi Bey’in konağı var. Fethiye’ye gidip gelişlerimizde yol üstü tabelalarını görüyor, bir türlü uğrayamıyorduk. Yakınındaki Lagina Antik Kenti’ni programa dahil ederek güneşli bir kış gününde yola çıktık.
Lorin artık araba yolculuklarında müzik dinlemeden duramıyor, öyle ki kendine ait bir çalma listesi bile var. Barış Manço’dan Kenan Doğulu’ya, Tones and I grubunun ‘Dance Monkey’ şarkısından Edis’in ‘Martılar’ına kadar oldukça eğlenceli bu listeyi bitirmek üzereyken varıyoruz Osman Hamdi Bey’in Konağı’na. Yatağan yolu üzerinde bir tabela görüp Turgut Mahallesi’ne doğru dönüyorsunuz ama yaklaşık 8 km kadar bir mesefeyi başka hiçbir tabela olmadan devam ediyorsunuz. Kaybolduk ya da kaçırdık sanmayın, ikinci tabela nedense konağın hemen önünde.
‘Kaplumbağa Terbiyecisi’
Osman Hamdi Bey’in bölgede bir evinin olmasının sebebi 1891 yılında ilk Türk arkeoloji kazı alanı olan Lagina’ya gelmesi. Oraya yakın Turgut Mahallesi’nde, o dönemki adıyla Leyne’de yaşayan Molla Tahir Bey ve ailesinin yanına yerleşiyor Hamdi Bey. Kazıda çalışırken 2-3 yıl kadar orada yaşadığı, daha sonra da gidip gelerek toplamda 17 yılını Muğla’da geçirdiği ve birçok eserini bu konakta yaptığı biliniyor. Mevcut haliyle ev, dış sofalı, 5 odalı, iki katlı yığma moloz taş duvarlardan oluşan bir yapı. Önünde epey büyük bir bahçesi var. Osman Hamdi Bey’in o yıllarda Molla Tahir Bey’in kızı Zeliha Hanım’a âşık olduğu ve onunla bu bahçedeki kamelyaların altında oturup sohbet ettikleri söyleniyor. Kazı alanında yaptığı çalışmalar sebebiyle lakabı Taşçı Paşa olan Osman Hamdi Bey ve Zeliha Hanım maalesef kavuşamıyor. Molla Tahir “Benim taşçıya verecek kızım yok” diyor ve Zeliha Hanım’ı rütbe sahibi olan Binbaşı Cavit Bey’le evlendiriyor. Onların düğün davetiyesini alan Osman Hamdi Bey ise İstanbul’da porselen bir tabağın ortasına kır çiçekleri içinde gül resmediyor ve düğün hediyesi olarak gönderiyor. Bu eserin adı da ‘Sevi (Aşk) Tabağı’ oluyor.
Âşıkların kavuşamadığı bu konağın bahçesinde şimdi çocuklar koşturuyor, evin içinde derleme eşyayla o dönemlere ait bir ortam yaratılmış. Lorin demir karyola, eski radyo ve bakır çanaklara bayıldı. Yerde yemek yemelerineyse hiç anlam veremedi. “E, bir masa yapsalarmış ya kendilerine” deyip durdu. Osman Hamdi Bey’in eserlerinin büyük bir kısmı orijinal boyutunda sergileniyor. Konağın duvarlarında asılı, Osman Hamdi Bey’in Lagina kazı alanında çekilmiş fotoğraflarının bizi evdeki her şeyden daha çok etkilediğini söyleyebilirim.
Konak Muğla’nın Yatağan ilçesinde.
Kutsal alan Lagina
Konaktan sonra yolumuzu Osman Hamdi Bey’in buraya asıl gelme sebebi olan Lagina Antik Kenti’ne çevirdik. Bölgedeki ilk araştırma ve kazılar 18 ve 19’uncu yüzyıllarda Avrupalı gezginler tarafından yapılmış. Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalara göre de aslında Lagina bir yerleşim yeri değil, 11 km uzağındaki Stratonikeia kentinin kutsal alanıymış. Lagina Hekate Kutsal Alanı’nda bir tapınak, üzeri kapalı gezme yerleri (stoa), kurbanların kesilip tanrıçaya sunulduğu bir yapı (altar), anıt sütun, heykel kaideleri, orada yaşayan rahiplerin evleri ve en az bir çeşmenin varlığı biliniyor. Osman Hamdi Bey de 1891-92 yılları arasında yaptığı kazı çalışmasında bulduğu eserleri Güllük Limanı üzerinden İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne götürmüş. Günümüzde Prof. Dr. Bilal Söğüt başkanlığında bir ekip tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları sürdürülüyor. Bu alan Roma dönemiyle sonrasında da kullanılmış ve yeni yapılar inşa edilmiş. Bunlardan en sonuncusu da tarihi zeytin ağaçlarının arasındaki, Cumhuriyet döneminin en özgün yapılarından biri olan Mehmet Harman Bağ Evi.
Biz Lorin’le antik kenti gezerken kapıdaki bilgileri okuyarak anlamlandırmaya çalıştık ama eminim yerel bir rehber bölgeyi ve geçmişte olan biteni çok daha güzel anlatacaktır. Gitmeden önce bir rehberle görüşmenizi ya da internetten detaylı bilgi edinerek bu antik kenti gezmenizi tavsiye ederim. Yolunuz düşmüşken oraya kısa bir mesafede olan ölümsüz aşkların ve gladyatörlerin kenti Stratonikeia’ya uğramayı da ihmal etmeyin derim.