Gülay Ertürk: Sokak köpekleri için 6 ayda yüzde 70 kısırlaştırma şart

Veteriner Hekimler Derneği Genel Başkanı Gülay Ertürk ve Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Haydar Özkan, sokak hayvanlarına dair sorunların nedenleri ve çözüm önerilerini anlattı. ANKA’ya konuşan Gülay Göktürk, aslında kanunlarda her şeyin yazılı olduğunu ancak uygulama ve denetimde sorunlar olduğunu belirterek şunları dedi:

“Sorumluluk kimde derseniz, sorumluluk bu işlerin yapılmasıyla ilgili görevli noktalarda olan tüm bu birimlerin hepsinde. Hep beraber sorumluyuz. Belediyelerin sahip oldukları, sağlık hizmeti verdikleri yapıyla alakalı bulundurdukları bu konuda çalışacak olan hekim sayısıyla alakalı. Burada acı olan şudur ki, bugün Türkiye’de birçok belediyede Veteriner İşleri Müdürlükleri bile yok. Dolayısıyla sokak hayvanları ve bu hayvanlardan insanların sıkıntıya düşmesi sorun yaşamasıyla ilgili ilk akla gelen şeyler sokak köpeklerinin saldırıları ancak, olay saldırının da dışında köpeklerden geçebilecek veya çevre sağlığının bozulmasıyla ilgili olarak insanlara geçebilecek birçok hastalık var ve bunların önlenmesiyle ilgili olan en yetkili birim belediyelerde veteriner işleri müdürlüklerinin olması. Mevcut yasalarımız ne yazık ki bu anlamda da bu boşluğu doldurmuş durumda değil. Birçok veteriner hekimi olmayan belediyeler var.

Göstermelik kısırlaştırma kampanyalarının işe yaramayacağını belirten Ertürk 6 ay’da yazde 70’ik kısırlaştırma oranına ulaşılması gerektiğini şöyle anlattı:

“Dünya Hayvanları Koruma Topluluğu’yla Dünya Sağlık Örgütü’nün birlikte yaptığı çalışmalar neticesinde ortaya koydukları raporlar şunu söylüyor: Bir bölgede mevcut olan sokak hayvanlarının en az yüzde 70’ini kısırlaştırmadığınız takdirde oradaki sokak hayvanı, sokak köpeği popülasyonunu azaltmanız mümkün değil. Köpekler 6 ayda bir üreme periyoduna girerler. Dolayısıyla 6 aylık bir süre içerisinde sokak köpeklerinin yüzde 70’ini kısırlaştırdığınızda, özellikle de dişi köpeklerden bahsediyorum. Mevcut olan köpek sayısını kontrol altına almanız mümkün. Ama bunu daha düşük seviyelerde yaparsanız bu anlamsız bir çalışma oluyor. Örneğin yapılmış çalışmalar var, yüzde 30’unu kısırlaştırdığınızda hiç kısırlaştırma yapmamışsınız gibi bu köpekler yine üreyerek aynı sayıya hatta fazlasına ulaşabiliyorlar. Dolayısıyla eş zamanlı olarak, belli bir zaman dilimi içerisinde 6 ay gibi bir süre içerisinde bir seferberlik gibi tüm hayvanların en az yüzde 70’inin kısırlaştırılması, mevcut olan sayıyı daha sonraki zaman dilimlerinde azaltacaktır.”

‘BARINAKLARIN SAYISI YETERLİ DEĞİL’

Ertürk, hayvanların barınaklara kapatılması görüşüne de şöyle karşı çıktı:

“Barınak, hayvan refahı açısından düşündüğümüzde doğru yerler değil. Bugün itibarıyla Ankara’dan örnek verelim 100 bin tane köpek bile varsa, mevcut olan şu andaki belediyelere ait bakımevi veya barınak dediğimiz yerler, bunun yüzde 10’unu bile karşılayabilecek kapasitede bile değil. Toplayıp da bu hayvanları barınaklarda tutmak da hayvan refahını gözettiğimizde, insani bir bakış açısıyla bu soruya cevap vermek gerekirse çok yanlış bir şey. Bu hayvanların kısırlaştırma operasyonlarını yapıp, kuduz aşılarını yapıp hatta antiparaziter ilaçlandırmalarını gerçekleştirdikten sonra, bunların doğal yaşamlarını sürdürebilecekleri yerlere tekrar bırakılmaları yerinde olur. Ancak şuna da izin vermemek lazım, sokaklar hepimizin sokağı. Yaşlı anne, küçük çocuk veya hepimiz için güvenli ortamlar yaratmak durumundayız. Köpekler yapıları gereği insanlar gibi canlılar değiller. Köpekler gruplar halinde yaşayan ve sürü ile yaşayan hayvanlardır. Dolayısıyla sahipsiz bir hayvan yapacağı davranış diğer köpeklerle bir araya gelerek bir sürü oluşturmak şeklindedir, doğal davranışları budur. O yüzden de sahipsiz hayvan demek aslında sorun demek. Bizim kısırlaştırıp gerekli sağlık işlemlerini yaptıktan sonra sokağa bıraktığımız hayvanın da bir sorumlusu bir sahibi olmalı ki bunlar bir araya gelip sürüleşerek, o bölgedeki o mahalledeki o sokaktaki insanlara da zarar verecek niteliğe bürünmesinler.”

HAYDAR ÖZKAN: BELEDİYELER GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ

Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Haydar Özkan da sokak hayvanı sorunu değil görevini yapmayan belediyeler sorunu olduğunu belirterek şunları dedi:

“Sokak hayvanı sorunun da bir sebep var bir de müsebbip var. Bu olayın müsebbibi 2004 yılında çıkan 5199 sayılı kanunun ana hedefi kısırlaştırma idi. Bakın 1389 belediye var, 1389 belediyeden 1200’ü bakım evi dahi yapmadı. Bırakın kısırlaştırmayı bakım evi dahi yapmadı. Veteriner hekim yok. 20 yıllık bir süreç geçmiş, 20 yıllık bir süreçte hiç kısırlaştırma yapmayan binin üzerinde belediye var. Şimdi çıkıp buna sokak hayvanı sorunu dersek hata yaparız. Burada büyük bir görevini yapmayan belediye sorunu var. Hayvanlardan dolayı muzdarip olan insan asli görevi kısırlaştırma olup, hayvan sayısını popülasyonu kontrol altına almak olan belediye ve belediye başkanlarına gidip hesabını sormalı.”

Özkan şöyle devam etti:

“Kanun çok açık, 5199 sayılı kanun açık. Hayvanı kısırlaştırmak için tedavi için, aşılama için alacaksın diyor bu hayvanı kısırlaştıracaksın, aşılayacaksın, küpesini takacaksın tekrar aldığın yere bırakacaksın diyor. Maalesef bizim belediyelerimiz kısırlaştırma bahanesiyle hayvanları topladılar, komşu şehirlere götürme bahanesiyle götürdüklerinin bir kısmını dağlara, taşlara, ormanlara, çöplüklere attılar. Hayvanlar orada kontrolsüz üremeyle artmaya devam etti, tekrar şehre geldi. Taşra belediyelerini geçtik, metropol büyükşehir belediyelerimizde bile etkin kısırlaştırmalar yapılmadı. Etkin kısırlaştırma ne demek, bu hayvanların yüzde 70’inin erkek ya da dişi yüzde 70’inin kısırlaşması demek. Yapmadı hiçbir belediye. Türkiye genelinde kısırlaştırma oranına baktığımız zaman çok komik rakamlar çıkacak. Çünkü kısırlaştırma yok yapılmadı.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir